Sevgili Ali,
Ben seni tanımadan önce babandan Ursula L Guin’i çok sevdiğini, hatta Ursula’nın sana mektup yazdığını öğrendim. Bir akşam sizin eve yemeğe gelip seninle tanıştığımda sana dair kafamda bu çok güzel bilgi vardı. Dedim ki “Ursula L Guin okuyan bir cocuk, hele bir de şahsi mektubu varsa, hiç bir zaman kötü bir insan olmaz. Hayatla, ailesiyle, arkadaşlarıyla, sokak kedileriyle, ağaçlarla barış içinde yaşamayı tercih eder. Onlara gelecek kötülükleri önceden sezer ve sevdiklerini korur. Hayatı sadece gördükleriyle değil, duygularıyla, sezdikleriyle de yaşar. Kocaman kulelerde yükseklerde oturmak yerine arkadaşlarıyla çimenlerde oturur. Hayatta hiç bir zaman tek başına kalmaz, yanında hep sevdikleri olur. Sen o sırada ödevini yapıyordun ve kalemlerin renk renk olmasına rağmen biraz stresliydin. Belki bir matematik problemi çözüyordun, o kadarını hatırlamıyorum. Seninle çok konuşmadık, masada hep beraber yemek yedik, sonra sen yattın.
Ama ben seni annenle babanın seyrek de olsa paylaştığı fotoğraflardan izledim. Fotoğraflarında yüzünde hep aynı tatlı ışıltıyı görünce “hah” dedim, “bu çocuk Ursula L Guin’in izinden gider, kafasında kocaman dünyaları yaratır. Canı istediği kadarını başkalarına anlatır, istemediklerini anlatmaz, kendi kendisine çok eğlenir. Büyüyünce sanki çantayı kapıp dünyayı gezmek isteyecek bir tipe de benziyor. Denizde derinlere dalıp balinalarla mı yüzer, yoksa Everest’e mi çıkar, ya da astronot olup ayda arkadaş mı edinir bilmiyorum ama Ursula L Guin’in mektup yazdığı çocuktan her şeyi beklerim ben.
Kısacasi, dün aklıma geldin, bugün bu mektubu yazayım dedim sana.
Sevgiler,
Zeynep (annenle babanın arkadaşı)
Copyright © by Marian Wood Kolisch