Akşam Seda ile Serdar evlendiler, kalbimiz onlarlaydı…
Pazar günü anneannesiyle halası nöbet değişimi yaptılar, Pazar gecesini Selma ablam ve Serra’yla geçirdik.
Pazartesi sabahı erkenden bürokrasi yollarına düştüm, “yolda çevirseler, gösterecek kimliği yok çocuğumun, idare hukukçusuna yakışmaz ertelemek diyerek”, doğru “Fatih Hükümet Konağı”na. Gerçi neler isteyeceklerini kestiremediğim için evden üç kerede çıkabildim: ilk seferinde, aşı karnesi yok, kan grubu için lazım olabilir diyerek, ikincisinde, ya annesinin nüfus kağıdı da gerekirse diye korkarak, sonuncusunda, ya evlilik cüzdanına da kaydetmek isterlerse diye düşünerek geri döndüm… Gerçi bir tek kan grubu meselesinde haklıymışım. Benim nüfus kağıdım ve Ali’nin doğum belgesi yetiyormuş, 20 dakikada verdiler nüfus kağıdını…
Akşam ilk törenimiz… Ailelerimiz geldi, dedesi Ali’nin kulağına ismini okudu…
Küçük Enes’le Küçük Furkan sünnet oldular, biz de çarşamba akşamını Ali’yle başbaşa geçirdik. Sağolsun hiç üzmedi bizi… Perşembe günü Büyük Enes’le Büyük Furkan geldiler, Furkan Amerika dönüşü bir de tatile gittiği için ilk defa gördü Ali’yi. Hepbirlikte doktora gittik. Herşey normalmiş. Topuğundan kan da aldılar Ali’nin… Dönüş yolunda itiraf ettiler, Furkan’la Enes iddiaya girmişler önce Tuba mı ağlayacak, ben mi ağlayacağım diye. Tuba arabada ağlamaya başlayınca, Furkan zaferini ilan etti, ama Enes, benim gözlerimin daha önce yaşardığını iddia ediyor…
Bu arada doktordan vize çıktı, Ali de sünnet olacak çok yakında….
Ali’nin hikayelerine görsellerle vakıf olmak pek hoş.
Her şeyi, ama her şeyi bilmek isteyen meraklı teyzeler için, lütfen devam! 🙂
Evet evet, cok seviyoruz biz bu sanal oturma odasini. Ayricana o nufus kagidini yerim ben, boyundan buyuk. Ali bebek! Ali bebek!