Antalya, 2018
Bak postacı geliyor!
İki yıl oluyor; Ankara’dan bir telefon geldi ve ben kendimi Asya-Pasifik senin Afrika benim, köşe bucak dünyayı gezerken buluverdim. Böylece Ali’nin ortaokula başlamasıyla birlikte, hayatımızın ritmi tamamen farklı atmaya başlamış oldu. Ben de dedim, bari bu çılgın ritmin farklı bir izi kalsın ve gittiğim şehirlerden Ali’ye kartpostal göndermeye başladım. İlk başlarda kibarca ifade etmek gerekirse […]
Changeons ensemble!
Dün gece Libreville’e geldik. Geldik derken, Ekrem’le ben geldik. Ali ile Tuba İstanbul’dalar, Ali hafta içi yaz okulunda, hafta sonları tam gaz futbol. Gündüz, bizim Vakfın buradaki okulunun bahçesinde Daniel’le karşılaştık. Topunu almış, okul bahçesine futbol oynamaya gelmiş, ama başka arkadaşı yok, havası inik topuyla bir başına koşturuyor. Ekrem’le oynadılar azıcık. Sonra akşamüstü okyanus kenarında […]
Zeynep’ten Ali’ye…
Sevgili Ali, Ben seni tanımadan önce babandan Ursula L Guin’i çok sevdiğini, hatta Ursula’nın sana mektup yazdığını öğrendim. Bir akşam sizin eve yemeğe gelip seninle tanıştığımda sana dair kafamda bu çok güzel bilgi vardı. Dedim ki “Ursula L Guin okuyan bir cocuk, hele bir de şahsi mektubu varsa, hiç bir zaman kötü bir insan olmaz. […]
ECON 101
Kahvaltı yaparken sordu: – Baba, bankaya para yatırmak ne demek? Herhalde yatırmak lafını matrak buluyor deyip, anlatmaya çalıştım. Hayır takıldığı yer orası değilmiş. Harcamak istemediğimiz paralarımızı bankaya koyduğumuzu, buna da parayı bankaya yatırmak dendiğini biliyormuş ama bankada insanların kendilerine ait hesapları olduğunu bilmiyormuş. Sanıyormuş ki bankada tek bir kasa var ve fazla parası olanlar gidip […]
Pamuk Prenses’in gerçek adını açıklıyoruz!
Ali’den tatil ödevlerinin gerilimini doğum günü sürprizleriyle harmanlayan eğlenceli bir kısa öykü: YEDİ CÜCELERİN HEDİYESİ Duygu çok korkuyordu. Ormanın ortasında yalnız başına kalakalmıştı. Biraz ileride önünde kocaman bir masa olan küçücük bir kulübe gördü. Masanın üzerinde tam yedi tane miniminnacık telefon duruyordu. Duygu kulübenin tam karşısındaki çeşmenin arkasına gizlenip bu tuhaf yeri gözetlemeye […]
Özgürlüğün geleceği…
Akşam dondurma yemeye çıktık. Otururken, “Hayatımın dörtte biri ilkokulda geçiyor. Dörtte biri lisede, dörtte biri de üniversitede geçecek. Ondan sonraki dörtte birinde özgür olacağım, tabii ne kadar yaşarsam, inşallah çok yaşarım…” dedi.“Okulda hiç mi özgür değilsiniz?” dedim.“Hayır, dedi, okul demek ölüm demek. Bak:O’dan sonra Ö geliyor.K’den sonra L, U’dan sonra Ü, L’den sonra da M… OKUL – […]
Okullarda Osmanlıca başlamış…
Modern zaman refrefi Yemeğe başlamadan evvel mutattandır, muhakkak bir olay çıkarmak lazım. Bu kez, niye benim sandalyem küçük diye ufaktan yoklamaya başladı. “Yemeğini düzgün ye, boyun hızlıca uzasın, sen de büyük sandalyelere terfi et” dedim tam da bir babadan beklenebileceği gibi ve aynen şu cevabı aldım: -Boyum kısa diye tenzil mi ediliyorum yani? Bence büyük […]
Baş köşeyi kim aldı kime verdin*
– Ali ya, bu akşam biz çok yorgunuz, ketıla su koyup çay demler misin? – Demlerim tabi, peki ketıl hangisi? (Demledi, çok da zevkliymiş bu iş, neden yapmak istememişiz ki? Bundan böyle hep o yapacakmış…) *Çay Şiiri, Sezai Karakoç